Skip to main content

Beyrut…
Nam-i diğer “doğunun Paris’i” olarak adlandırılan Lübnan’ın başkenti.
Çok uzun yıllar Ortadoğu’nun kültür, sanat, bilim ve ekonomi merkeziydi. Tabii Lübnan İç Savaşı’na kadar. 1975’de başlayıp, 1990’a kadar süren “iç” savaş ve 2006’daki İsrail – Lübnan savaşıyla birlikte Beyrut’un eski halinden eser kalmadı… 230 bin insanla birlikte bir şehir, bir ülke de yaşamını yitirmişti.

Ezginin Günlüğü’nün “bu yol bir şehre giderdi, güneşin tutuştuğu denize batmış güle…” diye başladığı “ey şehir sen yoksun” diyerek bitirdiği adına şarkılar yazılmış bir şehir…

Beyrut ve Lübnan bu haldeyken tekrar ayağa kalmaya çalışıyor, barışı isteyen halk sayesinde!
Lübnanlı May El-Khalil, bir maraton koşucusu. Daha doğrusu eskiden öyleymiş. Maalesef geçirdiği bir kaza sonucu artık koşamıyor. El-Khalil artık maratonlarda koşamıyor belki ancak o 2003’den bu yana Lübnan’da insanları barış için koşturuyor. Üstelik 2003’de ilk barış maraton organizasyonunu düzenlediğinde 49 farklı milleten 6,000’in üzerinde koşucu, hepsi kararlı bir şekilde başlangıç çizgisine gelmiş…
Maratonun ilk dakikasında kendi sözüyle; “silah ateşlendi. Ateş, bu sefer değişim için uyum içinde koşmanın işaretiydi.”

Ülkedeki demokrasi, birlik beraberlik ve barış her geçen gün yara almasına rağmen takvimler 2012 Kasım ayını gösterdiğinde 85 farklı milletten 33,000 koşucu başlangıç çizgisine geliyor.
Barışı, birlik ve beraberliği isteyen binlerce insan fırtınalı ve yağmurlu havaya meydan okumuşlar.

Uluslararası Beyrut Maratonu’nun başlangıç ateşinin sesi, dünyadaki diğer savaş seslerinin son bulmasına sebep olması dileğiyle…

Not: Bu yazı, Tedle21Gün için yazılmıştır.