Abraham Maslow, kendisini “hümanist” olarak tanımlayan kişilerin hiç olmazsa isim olarak tanıdığı bir isimdir. Kendisi, 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmada ortaya atılmış ve sonrasında geliştirilmiş bir insan psikolojisi teorisi olan Maslow Teorisinin baş mimaridır…
Maslow’un kendi adını taşıyan teorisine göre olanak sağlandığında,her insan eninde sonunda kendini gerçekleştirecek, gizli yeteneklerinin farkına varacaktır. Maslow’un çalışmaları sağlıklı kişiliğin nasıl oluştuğu üzerinde odaklaşmış.
“Sahip olduğunuz tek şey bir çekiçse her şeyi bir çivi olarak öormeye başlarsınız” sözünün de sahibi olan sosyolog Maslow’un gereksinimleri şu şekilde kategorize edilmekte;
- Fizyolojik gereksinimler (nefes, besin, su, cinsellik, uyku, denge, boşaltım)
- Güvenlik gereksinimi (vücut, iş, kaynak, etik, aile, sağlık, mülkiyet güvenliği)
- Ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi (arkadaşlık, aile, cinsel yakınlık)
- Saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı)
- Kendini gerçekleştirme gereksinimi (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü)
Ya da daha yalın haliyle “karnı aç, evi barkı olmayan bir adam, sanatla siyasetle uğraşmaz” der Maslow…
Bu hiyerarşiden habersiz olan kişiler insanları anlamakta zorluk çekerler… Bu yüzdendir ki yoksul çevrelerde varlıklı insanların hep mutlu olduğuna inanılır… Yoksul insanlarsa varlıklı insanların mutluluklarından adeta rahatsızlık duyulur… Temel hedef ve amaçlarını unutup, “varlıklı insanlar gibi” mutlu olma hırsına girerler… Ve bu hırsla asıl amaçları olan mutlu olma amacını unutur ve hayatlarını kazanma hırsıyla sürdürürler…
Oysa bu teoriye göre; varlıklı insanların tüm ihtiyaçlarının karşılandığı hiçbir zaman söylenemez. Aslında burada söz konusu şey, yoksullarla zenginlerin ihtiyaçlar sıralamasının farklı basamaklarında bulunmalarıdır.
Maslow’a göre hayatımızda memnun olma noktaları oluşturmalıyız zira hayata dair şikayetler, istekler hiçbir zaman son bulmaz.
Teoriye göre önemli olan kabul etmeyi öğrenmek, çevremizle ve kendimizle uyum içinde olabilmek için nelere sahip olduğumuzu bilmeli ve bunları olduğu gibi kabul ederek yaşamaktır…
Scarface filmindeki sahnede olduğu gibi Tony Montana’nın tüm dünyayı ve içindeki her şeyi istemesi değil…