Skip to main content

Türkiye’de iletişim ve halkla ilişkiler denildiği zaman akla gelen ilk isimdir Sayın Betûl Mardin.

Onun öğrencilerinden biri olan Sevgili Prof. Dr. Nüket Güz hocam, Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu olarak 2012’de düzenlediğimiz Medya ve Yeni Medya Ödülleri’nde anlattığı bir anısında “anneme iletişimci olacağım dediğimde annem ‘iletişimci de nedir ki, postacı mı olacaksın, PTT’de mi çalışacaksın?” diye soruyor.

Bırakın Sayın Mardin’in halkla ilişkiler yaparken bu terimle yapması, öğrencilerinin ebeveynlerinin dahi konudan haberinin olmadığı bir dönemde yaşadığı nice zorluklara rağmen hepsinden avantajlı bir şekilde çıkıyor.

Çocukluğunda o kadar çok dayak yemiş ki; beyninin bir kısmını, makina kullanma yetisini kaybetmiş.

Ama Betûl Mardin yine yılmamış. “O yemindir beni doğuran; benimle kimse alay edemeyecek, bu son alay ettikleri gün olacak.” diye kendisine bir söz vererek başlıyor zorlu hayata… Ve çok da başarılı oluyor!

Öncelikli amacı alay edilmemek ve bir olayda çok iyi olmak için çalışmaya, hayata asılmaya başlamış.
Dikkatinizi çekerim; “bir olayda” yani bir konuda diyor Sayın Mardin… Bu kadar hırslıyken her şeyi öğrenme gibi bir hevesi yok. Zira kendisi o zamanlardan biliyor ki; her şeyi biraz değil, bir şeyi en iyi bilen bir yerlere gelebilir bu hayatta.

Mardin’den özellikle kadınlara öğütler;

Öncelikle kendisi her zaman çalışmaktan yana. Yaşınız 85 olsa bile…
Mardin’e göre insanı ayakta tutan ve beyini daha iyi çalıştıran şey çalışmanın ta kendisi.
Diğer nokta ise ataerkil bir toplumda yaşadığımızı unutmamanız. Zira Mardin’in de söylediği gibi kadınların ne zaman yere batacağı belli değil. Ailesi iki defa sıfıra düşmesine rağmen kendisinin çalışıyor olması onu ayakta tutan şey olmuş.

Betûl Mardin’in iş hayatını dinlerken bir kaç şeyin altını çizmek isterim. Gazetede tercümanlık ile başladığı günden Türkiye’nin parmakla gösterilecek önemli insanları arasına giren, ülkemizdeki iletişim ve halkla ilişkilerin duayeni kabul edilen bir isim olmasını bir sebebi yaptığı işi tutkuyla ve severek yapması. Tüm bunları yaparken merakını ve öğrenme yetisini yanından hiçbir zaman ayırmamış.

Yaptığınız işin ismi her ne olursa olsun; her ne kadar süredir çalışılıyor olursanız olun; o işi severek ve yeniliklere açık olup, merak ederek yapın. Merak ettiğiniz, sorguladığınız, yenilikleri araştırdığınız sürece önünüze çıkan engeller sizi yıldırmaz, aksine daha da hırslandırır ve sizi başarıya ulaştırır.

Mardin’in dediği gibi; “İnsanın içinde bir güneşi gibi bir şey var ya, bir yolda başlamışım yürümeye, böyle gidiyorum.”
İçinizdeki güneşin hiçbir zaman batmaması dileğiyle…

Not: Bu yazı, Tedle21Gün için yazılmıştır.