Skip to main content

Geçtiğimiz hafta Hisseli Harikalar Fabrikası‘dan Atilla Baybara, Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu‘nda, “Maker Hareketi ve Yeni Rönesans” adlı bir sunumla başta Bilgisayar Programcılığı ve Mobil Teknolojileri öğrencileri olmak üzere bir çok öğrenciye dünyadaki ve ülkemizdeki 3D yazıcıların gelişimi hakkında 1 saate yakın bilgi verdi. Yüksekokul’un yöneticileri başta olmak üzere izleyen hemen herkes, yeni bir sanayi devriminin başladığına dair ikna etti bile diyebiliriz.

Evet, çok yakın bir gelecekte bizi yeni bir sanayi devrimi bekliyor. ve bunu 3D yazıcılar sağlayacak. Bugüne kadar üretim, tüketim, lojistik, dış ticaret vb. Anlamda bildiğimiz ne varsa unutabiliriz. Zira 3 boyutlu yazıcılar, sağlık, otomotiv, havacılık ve eğitim gibi bir çok sektörde bizlere oldukça farklı yeni faydalar ve imkânlar sağlıyor.

3D Yazıcılar ve Sanayi Devrimi

Nedir peki bu hayatımızı değiştirecek olan 3D yazıcılar? Söz gelimi bilgisayar ortamında tasarlanan bir nesneyi somut hale dönüştürebilen cihazlara 3D yazıcı adı veriliyor. Bildiğimiz yazıcılardan farklı olarak basmak istediğiniz nesneyi tıp kı bir bina inşa eder gibi en temelden başlayarak yukarıya doğru oluşturmaktadır.

Bu oluşturma süresi geleneksel üretim yöntemlerine göre hızlı ve ucuz olmasından dolayı birçok fayda sağlamaktadır. Bir diğer ve asıl önemli noktası ise baskısını yapacağımız nesneyi istediğimiz gibi kişiselleştirebilmemize olanak sağlıyor. 3D yazıcılarla birlikte 3D modelleme peogramlarına da bük bir ilgi başladı ve internetten bir çok tasarım programı indirebilir hale gelindi. Sketchup ve Tinkercad gibi programlarla mühendislik bilgisine sahip olmadan, bir kaç işlemle kendi 3D modelinizi kolaylıkla tasarlayabilir, 3D yazıcınızda basabilirsiniz.

Üretim sektöründe artık ihtiyacınız olan bir parça için bir mühendise, büyük üretim aletlerine sahip olmak zorunda değilsiniz. Dünyada yeni bir trend haline gelen “maker hareketi” ile kalıplaşmış yöntemler yerine özgür, kişiselleştirebilir ürünlerim, rekabet yerine paylaşımın, dış kaynakları kullanmak yerine içeride üretmenin önü fazlasıyla açılıyor.

Atilla Baybara ve onun gibi düşünenlerin öngörünüsü; çok yakında e-ticaret sitelerinde bir elbise satın almak istediğinizde ilgili web sitesi size sahip olmak istediğiniz elbisenin 3D olarak modellenmiş ve 3D yazıcıya gönderdiğinizde direkt olarak basılabilecek elbisenin model dosyasını bilgisayarınıza indirmenizi sağlayacak. Bu durum günlük hayatımızdaki bir çok süreçten çok farklı! Artık elbisenin rengini yazıcınızdaki kumaşın rengiyle siz kendiniz seçebileceksiniz ya da elbisedeki beğenmediğiniz bir kısmı 3D yazıcıya baskıya göndermeden önce siz bilgisayarınızda dilediğiniz gibi siz değiştirebileceksiniz.

Bir başka nokta ise büyük çaptaki firmaların bu yeni sanayi devrimini çoktan kaçırdığı… 3D yazıcılar ve modellemeler tamamen kitlesel fonlamalarla gelişmekte. Bir HP ya da IBM gibi büyük teknoloji firmaların yatırımları yerine kickstarter.com gibi fonlama siteleriyle insanlar harekete geçiyor. Ve bu söz konusu firmaların bu treni yakalamak için ne argeleri var, ne mühendisleri ne de zamanları…
Devir artık bireysel girişimlerin devri.

Eğitimde 3D Yazıcılar

Pekâla bu yazıcılardan ve yeni devrimden bu kadar söz ettik. Bu yazıcılarla birlikte gelen değişim eğitim dünyasını nasıl etkiler?
Öncelikle şüphesiz yıllardan bu yana gelen ezberci, kalıplaşmış eğitim ve öğretim yöntemleri yerine daha özgün eğitimler çok yakındır…
Öğrenciler, ezbere dayalı, tamamen teori üzerine anlatılan dersler yerini yapmak yerine deneyerek, uygulayarak, işin yalnızca teorisini değil pratiğini de öğrenerek derslerini gerçekleştirebilirler. Bu durum öğrencilerin tasarım ve mühendislik yeteneği kazanmasıyla gelecekte karşılaştıkları problemleri tespit etme ve çözüm bulma konusunda daha avantaj sağlayabilir.
Amerika’da yapılan bir deneyde öğrencilerin bilgisayarda geliştirdikleri nesneleri 3D yazıcılarla somut halde görebilmek, onlara daha yaratıcı ve çözüm odaklı bir gelişim sağlıyor. Böylece öğretilen dersin yalnızca kafalarında hayal etmesini beklemektense farklı duyu organlarına hitap ederek o dersin daha akılda kalıcı ve öğretici olması sağlanabilir.

Ayrıca sabah 9 akşam 6 okul modeli yerine proje bazlı öğrenme modelleri geliştirilebilir. (Buna benzer bir örneği Türkiye’de MEF Üniversitesi flipped-classroom yöntemiyle başladı.)

Özetle dünyada durum buyken sunum sırasında öğrencilerimizden birinin “Osmanlıca dersi hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusu “bizdeki durum ne?” sorusunu akıllara getirdi…

 


Sivil Toplum Örgütünüz için Dijital İletişim Danışmanlık Hizmeti için bize ulaşabilirsiniz.

    Ad Soyad *

    E-Posta *

    Telefon

    Teklif Almak İstediğiniz Web Sitesi ve /veya STÖ Adı